Vefatının 50. yılı münasebetiyle Cumhurbaşkanlığı ve UNESCO tarafından 2023 yılının Aşık Veysel yılı ilan edilmesi faaliyetleri kapsamında Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Edebiyat Topluluğu ile Girişimcilik ve Kariyer Topluluğu işbirliği ve Emirdağ Belediyesinin destekleri ile düzenlenen “Cumhuriyetin 100. Yılında Aşık Veysel” etkinliği gerçekleştirildi.
İbrahim Küçükkurt Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğe Afyonkarahisar Barosu Başkanı Turgay Şahin, Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Demir, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacı İbrahim Delice, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Akın, Uşak Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Solmaz, Aşık Yoksul Derviş ile birlikte akademik personel ve öğrenciler katıldı.
Etkinlik; saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Aşık Veysel Şatıroğlu belgeseli ile devam etti. Aşık Yoksul Derviş’in Aşık Veysel Türkülerini icrasından sonra Afyonkarahisar Barosu Başkanı Turgay Şahin, Aşık Yoksul Derviş’a teşekkür belgesi ve çiçek takdim etti. Aşık Veysel Türkülerinin icrasının ardından Cumhuriyetin 100. Yılında “Aşık Veysel” paneline geçildi. Panelde; Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Demir, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacı İbrahim Delice, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Akın ve Uşak Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Solmaz konuşmacı olarak yer aldı.
“Veysel sözdeki ustalığı buldu”
“Aşık Veysel’in Metafor Dünyası” temalı sunumu yapan Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Demir, Aşık Veysel’in eserlerinden örnekler verdi. Demir, “Metafor, çok oturmuş ve yerleşmiş, herkesin çok iyi özümsediği bir terim değil. Yeni bir terim. Ama bu terimle anlatmak istediğimiz olgu, kavram; bizde en eski tarihten beri vardı. Ama biz, son 20-30 yıldır bu terimi kullanıyoruz. Edebiyat tarihçileri Divan şiirinden söz ederken ‘mazlum’ terimini kullandılar. Yeni Türk Edebiyatından bahsederken metaforu kullanma başladık. Veysel melodiyi, ezgiyi bulduğu gibi sözdeki ustalığı da buldu. Biz ona metafor diyoruz. Bildiğimiz metaforları daha da genişletti, biçimlendirdi ve Türk edebiyatına mal etti. Metafor sözcüklerde mecaz olarak değerlendiriyor ama aslında mecaz değil. Mecazlık dememiz lazım” diye konuştu.
“Veysel’in 173 şiiri var”
Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacı İbrahim Delice ise Aşık Veysel’in şiirlerindeki kavram dünyasını anlattı. Aşık Veysel’in 173 şiiri olduğunu belirten Delice, “Kurtuluş Savaşı, Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı, Adapazarı, Erzurum, Erzincan, Sivas gibi yerler var. Vatan kavramı pek çok şiirinde görülmektedir. Sivas’ın gelişmesini şiirlerinde ön plana çıkarır. Veysel, Sivas’ın tarihinde yazılmış olmayı arzuluyor. Dünya nimetleri, dünya, ahlak, toplumsal bozulma gibi kavramlara yer veriyor. Gelecek nesilden ve dünyanın bozulduğundan şikayet ediyor. 4 şiirinde toplumsal bozulma görülüyor. Akıl, fikir, izan ve felsefe yaptığını görüyoruz. Bu durum, Allah ve peygamber şiirlerinde çokça ön plana çıkıyor” dedi.
“Aşık Veysel halka bütünleşmiş bir sanatçı”
Uşak Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Solmaz ise “Aşık Veysel ile Popüler Kültür” konulu sunum yaptı. Veysel’in eserlerinin şarkılarda yer almasına ve popüler kültürdeki yerinin önemine değinen Solmaz, şunları kaydetti:
“Veysel halka bütünleşmiş bir sanatçı. Yaşadığı coğrafyanın insanını iyi gözlemlemiş. O alanın dertlerini ve problemlerini anlayabilmiş bir aşıktır. Anlayabilen bir aşığın yapabileceği bir şeydir anlatabilmek. Veysel sadık olan aşıklardandır. Görmüş anlamış ve izah etmiş. Veysel’in geleneksel kültür ve kimlik inşası yaşadığı bağlamla alakalıdır. Aşık Veysel, Osmanlının son, Cumhuriyetin ise ilk yıllarını yaşamış. Yıkılan bir devlet ile kurulan bir devlet arasındaki çizgiyi görebilmiş bir şahsiyetten bahsediyoruz. Yaşadığı bağlam onu eski ile yeniyi çatıştıranlardan değil, uzlaştıranlardan biri haline getirmiş. Birlik ve bir olma vahdet ile bunu anlatmış. Veysel’in dilinde çatışmayı ve ayrışmayı görmüyorsunuz. Ayrıştıran bir üslup yok. Veysel’in dramı, yaşadıkları popüler kültür içerisinde yer bulmuş.”
“Aşık Veysel’in Birlik Destanı milli mutabakat metni olmalı”
Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Akın ise Aşık Veysel’in Birlik Destanı’nın önemine vurgu yaptı. Milli mutabakat metinlerinin önemli olduğunu belirten Akın, “Milli Mutabakat metinlerimiz var. Bunlar gerçekten bizim milli hafızamızın inşasını, ruh dünyamızın, manevi medeniyetimizin inşasını yapıyorlar. Bunların belki de en başında Göktürk Abideleri var. Burada milli hassasiyetler, atasözü, deyimler, ortak dünya görüşü ve felsefe var. Dîvânu Lugâti’t-Türk, Kutadgu Bilig ve Mesnevi gibi bizim milli mutabakat metinlerimiz var. İstiklal Marşı aslında hepimizi kenetleyerek Kurtuluş Savaşını topyekûn verme gücünü sundu. Aşık Veysel’in Birlik Destanı da milli mutabakat metni olmalı diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Program, AKÜ Devlet Konservatuvarı ekibinin müzik icrasının ardından teşekkür takdimi ile sona erdi.